Burak ARTUNER
Günümüzden 448 yıl önce uzayla ilgili çalışmalar yapmak üzere kurduğumuz ilk tesisi, kurulmasından 4 yıl sonra topa tutup yerle bir etmiştik. Osmanlılar’ın bilimden kopuşunun miládı kabul edilen bu olayın kahramanı, Şamlı bir bilginin oğlu olan Takiyüddin Mehmed bin Maruf’tu.
ŞAM’DAN GELİP PADİŞAH’IN HOCASIYLA YAKINLAŞTI
Şam’da ve Mısır’da eğitim gördükten sonra İstanbul’a gelen Takiyüddin, padişahın hocası Sadettin Efendi ile yakınlaştı ve kendisine önemli fırsatlar yarattı. 1574’te İstanbul’da ilk tecrübe rasatlarını Galata Kulesi’nde yapmaya başladı. Devletin resmi müneccimbaşı Mustafa Çelebi’nin ölümü üzerine müneccimbaşı olarak atandı.
ÜÇÜNCÜ MURAD, 10 BİN ALTIN VERİP KURDURTTU
Padişah 3. Murad, Takiyüddin’i 1576’da İstanbul Rasathanesi’ni kurmaya memur etti. Bunun için kendisine 10 bin altın tahsis edildi. Takiyüddin’in rasathanesi, şu anda Beyoğlu’nda Fransız elçiliğinin bulunduğu yerin hemen yanında çalışmalara başladı. Bu rasathane, tüm dünyada 16. yüzyılın en mükemmel bilim odaklarından biri olarak kabul ediliyordu. Astronomi tarihçilerinin hayranlıkla sözünü ettikleri Danimarkalı Tycho Brache’nin aynı yıl Hveen Adası’nda inşa ettirdiği “Uroniborg Rasathanesi”yle mukayese edilecek bir düzeydeydi.
BATIL İNANÇLARA MEYİLLİYDİ
III. Murad, batıl inanışlara meyilli bir padişahtı. Gaipten haber veren yıldız takvimlerine inanıyor, fala kıymet veriyor, bu inancından dolayı bahçıvanı olan bir falcıyı “Şeyh Şuca” adıyla sarayının nüfuzlu bir şahsiyeti yapmıştı. Takiyüddin’e rasathaneyi kurdurmasında bu yönünün de etkisi olduğu açıktır.
RAMAZAN’DA ÇIKAGELEN KUYRUKLU YILDIZ PLANLARI BOZDU
Takiyüddin çalışırken, 11 Eylül 1577’de bir Ramazan gününde ansızın İstanbul semalarında bir kuyrukluyıldız parladı. Takiyüddin, parlaklığı ve kuyruğu doğu tarafında olan ve 40 gün çıplak gözle görülebilen kuyrukluyıldızı birçok geceler uyumadan ve yemeden içmeden çalışarak izlemişti.
İranlılarla aramızda savaş başladığı bir döneme denk gelmesi, kuyrukluyıldızın önemini çok artırmıştı. Yıldızın kuyruğunun doğuya dönük olması, “uğursuzluğunu akrep gibi düşman üzerine, yani İran’a akıttığı” yorumları yapılmasına neden oldu. Takiyüddin de “Ey álemin medarı olan Padişah, güzel meclisin aydınlık olsun. Böyle semavî bir ateşin zuhuru, burada uğur ve iyilik alametidir. Fakat İran üzerine, bela, felaket ve şerareleri yağacaktır” öngörüsüyle, padişahın gözüne girdi.
ÇILDIR’DAKİ YENİLGİ VE VEBA SALGINI SONUNU HAZIRLADI
Ancak bu ilgi, bazılarını başından beri rahatsız ediyordu. Kuyrukluyıldızın görünmesinden bir yıl sonra İran’daki Türk güçleri, 9 Ağustos 1578’de Çıldır’da İran’ın Revan Valisi Tokmak Han’a karşı bir zafer kazanmıştı. Birkaç ay sonra İstanbul’da bir veba salgını başladı.
Binlerce insan bu salgında hayatını kaybetti. Dönemin şeyhülislamı Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi, sarayda kendi çıkarları zedelenen bir grubun etkisiyle Padişah’a, “Allah’ın gökyüzüne sakladığı sırları araştırmanın uğursuzluk getirdiğini, felaketlerin birbirini kovaladığını” bildiren fetva sundu. Padişah, bunun üzerine Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’ya rasathanenin derhal yıkılmasını emretti. 22 Ocak 1580’de Tophane bayırı üzerindeki rasathane binası denizden topa tutulup bir gecede yerle bir edildi.
patronlardunyasi.com