Hindistan’ın gyari safi yurtiçi hasıla (GSYH) sıralamasında Japonya’yı geçebileceği öngörülüyor.
Bazı ekonomistlere göre, ekonomik durgunluk ve zayıf yen, dünyanın 4 numaralı ekonomisini beşinci sıraya taşıdığından, Hindistan’ın gayri safi yurt içi hasılası yakında Japonya’nınkinden daha büyük olabilir.
Capital Economics’in Asya-Pasifik başkanı Marcel Thieliant, “Mevcut tahminlerimize dayanarak, Hindistan’ın 2026’da Japonya’yı geçmesini bekliyorduk” dedi ve tahminlerin şu anda son olaylar ışığında gözden geçirildiğini sözlerine ekledi.
Uluslararası Para Fonu, değişimin 2025’te gerçekleşeceğini öngörüyor. S&P Global Ratings, iki ülkenin GSYİH büyüklüğü sıralamasında yer değiştirmesi için 2030’u öngörüyor.
2010 yılında dünyanın ikinci büyük ekonomisiydi
Japonya, 2010’da Çin tarafından geçilene kadar dünyanın ikinci büyük ekonomisiydi. Bu yılın başlarında, Almanya’nın ekonomisi Japonya’nınkinden daha büyük hale geldi.
Nüfus artışı Hindistan’ın göreceli yükselişini neredeyse kaçınılmaz hale getirdiğinden, bir sonraki değişim çok yakın.
Dünya Bankası’nın o zamanki doların değerine dayalı hesaplamalarına göre, 2023’te Hindistan’ın GSYİH’si 3,55 trilyon dolarken, Japonya’nın GSYİH’si 4,22 trilyon dolardı. IMF, Hindistan için 2024’te yüzde 7,0 ve 2025’te yüzde 6,5 büyüme öngörüyor. Japonya için bu yıl yüzde 0,3 ve gelecek yıl yüzde 1,1 büyüme öngörüyor.
Japonya onlarca yıldır durgunluk ve deflasyonla mücadele ederken, Hindistan yaklaşık 2000 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde yükselişte.
3. sıraya yükselebilir
S&P Global Ratings’in Asya-Pasifik baş ekonomisti Louis Kuijs, “Gerçekçi olarak, Hindistan’ın gerçek anlamda yılda yüzde 6 ila yüzde 7 oranında büyümemesi için belirgin bir neden yok” dedi.
Eğer bu eğilim devam ederse, Hindistan önümüzdeki birkaç yıl içinde Japonya’dan daha büyük bir GSYH’ye sahip olacak. Ayrıca yakında Almanya’yı da geçebilir ve ABD ve Çin’in altında 3. sıraya yerleşebilir.
Kuijs’e göre, zayıf yen, Japonya’nın bu sıralamalarda nasıl ölçüleceğinde önemli bir rol oynuyor. Kujis değerlendirmelerini şöyle sürdürdü; “Ülkeler arasındaki ekonomilerin büyüklüğünü karşılaştırmak için döviz kurlarını kullanıyoruz. 2023’te, Japonya’nın ekonomisi, piyasa döviz kurlarını kullanarak Hindistan’ınkinden yaklaşık yüzde 18 daha büyüktü. Bu yıl, yen dolara karşı önemli ölçüde değer kaybetti, oysa Hindistan rupisi dolara karşı neredeyse hiç kıpırdamadı.”
Satın alma gücü paritesi (SAGP) açısından Hindistan halihazırda dünyanın 3 numaralı ekonomisi ve 5 numaralı Japonya’dan çok daha büyük. SAGP, GSYİH’yi fiyatlardaki farklılıklara göre ayarlayarak hesaplanan bir gösterge.
Turmp etkisi henüz belli değil
Japonya’nın artık azınlık hükümeti ve nispeten şahin bir merkez bankası var, bu da siyasi kararlılığın eksikliğini ve daha yüksek faiz oranlarının geleceğini gösteriyor.
Donald Trump’ın yakın zamanda ABD başkanı seçilmesi, ticaret akışları ve ekonomik büyüme açısından küresel olarak çok büyük değişiklikler anlamına geliyor ve Hindistan veya Japonya için sonuçlar henüz net değil.
Thieliant, “Trump’ın zaferine yanıt olarak döviz kuru tahminlerimizi revize etme sürecindeyiz, bu nedenle Hindistan’ın Japonya’yı ne zaman geçeceğinin zamanlaması değişebilir” dedi.
Ekonomistler, Hindistan’ın yükselişinin büyük ölçüde bir ölçek meselesi olduğunu ve GSYİH’nin nominal artışının perspektifte tutulması gerektiğini belirtiyor.
Kujis ise, “Bence Hindistan için en önemli ‘sapma’ veya uyarı, kişi başına düşen GSYİH ve gelirlerin çok düşük kalması. Hindistan’ın yaşam standartlarının Çin’in şu anki seviyelerine, hatta Japonya’nın şu anki seviyelerine yaklaşması için daha uzun bir zaman var” değerlendirmesinde bulundu.
Kişi başı GSYH 2 bin 500 dolar
Hindistan’ın kişi başına düşen GSYH’si yaklaşık 2 bin 500 dolar. Japonya’nınki ise yaklaşık 34 bin dolar.
Hindistan’daki herhangi bir ekonomik sıkıntı, büyümesini veya para birimini sert bir şekilde etkileyebilir ve zaman çizelgesini önemli ölçüde değiştirebilir.
Capital Economics’te yardımcı baş gelişmekte olan piyasalar ekonomisti olan Shilan Shah, “Beklenenden daha zayıf bir ekonomik büyüme dönemi, bunun biraz daha uzun sürmesi anlamına gelebilir; en önemli aşağı yönlü riskler, bankacılık sektöründeki zayıflığın kredi vermede yavaşlamaya yol açması veya tüketimi etkileyen artan iç gıda fiyatlarıdır” dedi.