Üstelik bu ayrım, öylesine düz ve kusursuz bir biçimde gerçekleşmiş ki görenler, şaşırmadan edemiyor.
Peki bu kaya nasıl ikiye ayrıldı?
Suudi Arabistan’daki Al Naslaa Kayası’nın nasıl bu hâle geldiğine dair birçok teori var.
Öncelikle bu kayanın üzerinde dağ keçisi, Arap atı ve insan tasvirleri bulunuyor. Bu tasvirlerin ne zaman oyulduğu tam olarak bilinmese de bu kumtaşı kayaların, binlerce yıllık olduğu düşünülüyor.
Bu yapının nasıl ayrıldığına dair ortaya atılan teorilerden ilkine göre bu kayalar, fay hattının üzerinde bulunuyordu ve kayaların altındaki toprağın kaymasıyla ve zayıf bir noktadan ikiye bölünmesiyle, bu kaya yarıldı.
Bu eylem sonucunda oluşan yarık, günümüzde kumları süpüren rüzgârın geçtiği, rüzgâr tüneline dönüştü. Kum taneleri de binlerce yıl süresince bu yarığı düzleştirerek, bugünkü pürüzsüz yüzeyini meydana getirdi.
Bir başka teori de eski zamanlarda buzulların erimesi sırasında yaşanan aşınmanın, bu yarığı oluşturduğunu öne sürmekte.
Yani bu çatlaklar, yıllar önce birleşik olan kumtaşı kayaçların arasına su kaçmasıyla oluşmuş olabilir. Yani sıcaklıkların artmasıyla birlikte, bu araya kaçan buz parçalarının eriyip ardından kumtaşından kayaları ikiye bölen mükemmel bir aralık bırakmış olması mümkün.
Öte yandan aslında bu tarz doğal yapılara, çöl ikliminde sık sık rastlamak mümkün. Hatta biçimlerinden dolayı bu yapılara mantar kaya da deniyor.
Genellikle rüzgârın yere hızlı inerek kayaçları daha hızlı aşındırması veya kayanın, buzulların yavaş hareket etmesi sonucunda bir başka kayanın üzerine kayıp dengeyi sağlamasıyla oluşuyorlar.
Özetle Arabistan’daki Al Naslaa kayasının nasıl bu hâle geldiğine dair birçok teori ve farklı görüşler var. Ancak konunun netliği, bilinmezliğini koruyor.
