Avrupa Birliği liderler zirvesinin ilk gündem maddesi Ukrayna’ya destek konusu oluşturacak, “kapsamlı, adil ve kalıcı bir barış için çok güçlü, birleşik bir destek mesajı” verilecek.
AB liderleri, 19 Aralık Perşembe günü, 1 Aralık’ta iş başı yapan yeni yönetimin ilk, yılın son zirvesi için Brüksel’de bir araya gelecek.
Toplantı, AB Konseyi’nin yeni Başkanı Antonio Costa’nın liderlik edeceği ilk zirve olacak.
Zirveye AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da katılacak.
Zirve eski Estonya Başbakanı Kallas’ın, yeni görevinde katıldığı ilk toplantı olacak.
İlgili oturumlarda Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer de hazır bulunacak.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Chido Kasırgası’nın vurduğu Hint Okyanusu’ndaki Fransız kolonisi Mayotte’u ziyareti nedeniyle zirveye katılması beklenmiyor. Bu durumda Fransa’yı, Alman lider Olaf Scholz temsil edecek.
1 Temmuz’dan bu yana süren ve Budapeşte-Brüksel ilişkilerinde yeni krizlerin yaşandığı Macaristan dönem başkanlığının da son toplantısı niteliği taşıyan zirvede, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, 6 aylık süreçteki faaliyetleriyle ilgili liderleri bilgilendirecek.
Zirvede, Ukrayna, Orta Doğu, Moldova ve Gürcistan’daki gelişmeler görüşülecek, düzensiz göçle mücadele konusu da ana hatlarıyla ele alınacak.
ABD’de Ocak 2025’te başlayacak Donald Trump yönetimi öncesinde AB’nin mevcut jeopolitik bağlamdaki genel küresel angajmanı, öncelikleri ve savunma hazırlıkları tartışılacak.
Ana gündem maddesi Ukrayna’ya destek
Zelenskiy, sabah saatlerinde yapılacak Ukrayna oturumunda liderleri son gelişmeler ve ihtiyaçlarla ilgili bilgilendirecek. Bu oturuma NATO Genel Sekreteri Rutte de katılacak.
Oturumda muhtemel barış planları ve konuşlandırılacak barış koruma güçleri konusunda bir tartışma yapılması bekleniyor. Üst düzey bir AB yetkilisinden alınan bilgiye göre, zirvede Ukrayna’ya “kapsamlı, adil ve kalıcı bir barış için çok güçlü, birleşik bir destek mesajı” verilecek.
Zirvede, AB’nin şimdiye kadar toplam 130 milyar euronun üzerine çıkan finansal desteği çerçevesinde 2025 için taahhütler de ele alınacak.
Bir AB yetkilisi yaptığı açıklamada, Ukrayna ile ilgili kritik bir eşikte olunduğunun, AB’nin askeri anlamda ve enerji güvenliği alanında her zamankinden daha fazla destek vermesi gerektiğinin altını çizdi.
Yetkili, “Savaşa devam da edilse, barışa da varılsa, bu Ukrayna’nın kendi kararı olmalıdır.” dedi.
Suriye başta olmak üzere Orta Doğu’daki durum
Suriye’de Baas rejiminin yıkılmasının ardından yeni yönetimle benimsenecek ilişki, Orta Doğu oturumunun esas konusu olacak.
AB yönetimi, toprak bütünlüğü, egemenlik, azınlıkların korunması, kapsayıcılık, aşırılıktan kaçınılması gibi ilkeler doğrultusunda Suriye’de geçiş sürecini destekleyeceğini yineliyor.
Temkinli yaklaşımını sürdürürken, Şam’daki temsilciliğini yeniden açacağını duyuran AB, ülkenin yeniden imarına odaklanması gerektiği mesajını veriyor.
Lübnan’da İsrail ile varılan ateşkesin korunması ve Gazze’deki insani felaket de liderler tarafından masaya yatırılacak.
AB’nin savunma hazırlıkları oturumu
Eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün AB Komisyonunun talebi üzerine, “sivil ve askeri savunma hazırlığı” konusunda hazırladığı rapor, liderler tarafından ele alınacak.
Oturumda rapordaki tavsiyeler üzerine çalışılması için AB kurumlarında görevlendirmeler yapılacak.
İngiltere Başbakanı Starmer’in katılımıyla Avrupa’nın savunma konusundaki öncelikleri, savunma üretimini artırmada yapılacak işbirliği görüşülecek.
Gürcistan ve Moldova’daki gelişmeler ışığında genişleme
Aday ülkelerden Gürcistan ve Moldova’da yapılan seçimlerin ardından yaşanan gelişmeler de ele alınacak.
AB, geçen sene adaylık statüsü verilen Gürcistan’daki “demokratik gerileme”den rahatsızlığını dile getiriyor.
Gürcistan Başbakanı İrakli Kobakhidze, ülkesinin AB ile katılım müzakerelerinin başlatılmasını 2028 sonuna kadar gündeme almayacaklarını açıklamıştı.
Moldova’da seçim AB yanlısı aday Maia Sandu lehine sonuçlansa da seçim sürecindeki çalkantılar endişe doğurdu.