Çağın değişimi, hayatımıza giren çıkan olaylar ve daha birçok sebebi var.
Gelin eskiyle bugün arasında değişen bir başka kavramı yakından inceleyelim.
Antik dönemin özgün koşulları ile başlayalım.
Felsefenin doğuşuna tanıklık eden dönemler Platon ve Sokrates’in yaşadığı dönemlerdi. O zamanlar doğa, etik ve insan davranışları gibi bazı konularda bilgi eksikliği vardı ve bu sebeple de felsefe, toplumun en temel rehberlerinden biri olmuştu.
Filozoflar, bilinmeyenler peşine düştüler ve doğanın, varoluşun anlamını araştırdılar; din, bilim ve ahlak gibi alanların gelişimine katkı sağladılar.
Günümüzde bilgiye erişim inanılmaz derecede arttı.
İnternet ve dijital kaynakların hayatımıza girmesiyle hemen hemen her konuda artık bilgiye ulaşmak mümkün. Bu bilgi bolluğu aynı zamanda uzmanlaşmayı da beraberinde getirdi.
Günümüz filozofları da artık geniş kapsamlı konular yerine belirli alanlarda derinleşmeyi tercih ediyorlar. Bu da Platon ve Sokrates gibi her konuda söz sahibi olan filozofların ortaya çıkmasını zorlaştırıyor.
Felsefenin toplumdaki yeri ve algısı da etkili faktörlerden.
Filozoflar, antik dönemde toplumun önde gelen figürleri arasında yer alıyor. Günümüzde ise felsefe, akademik bir disiplin olarak görülüyor ve geniş kitleler tarafından daha az ilgi görüyor. Bu durum da filozofların toplum üzerindeki etkisini azaltıyor ve onları daha az görünür kılıyor.
Günümüz filozofların tanınma sorunu var.
Aslında, günümüzde de önemli filozoflar var ancak isimleri Platon veya Sokrates kadar bilinmiyor. Modern filozofların medya ve popüler kültürde daha az yer almasıyla ilgili bir ilişki de ortaya çıkıyor.
Günümüzün hızlı tüketim kültürü de derin felsefi tartışmalara olan ilgiyi azaltmış olabilir.
Birçok sebeple filozofları tanıyamasak da bu, derin düşünceye ve felsefi sorgulamaya olan ihtiyacın azaldığı anlamına gelmiyor. Belki de yeni filozoflar, farklı platformlarda ve biçimlerde karşımıza çıkıyor; sadece onları fark etmek için biraz daha dikkatli bakmamız gerekiyor.
Bunları da inceleyebilirsiniz: