EY 2025 Küresel Vergi Politikası ve İhtilaf Görünümü raporu yayımlandı. Rapor; değişen siyasi liderliklerden dolayı dünya çapında vergi ve ticaret politikalarının hızla değiştiğine, hükümetlerin vergi alacaklarını tahsil etmek için yeni araçlar geliştirdiğine ve mevcut sistemleri daha iyi kullandığına dikkat çekiyor. Bu durumun, sınır ötesi işletme stratejilerinde, ticaret politikasında, uyumluluk ve finansal planlamayı etkileyen vergi politikalarında önemli değişiklikler yaratması bekleniyor. İşletmelerin ise çevik olması, uyum sağlaması ve yeni büyüme fırsatları için verginin önemli bir rol oynadığını benimsemesi gerekiyor.
Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY; değişen küresel vergi politikalarını ve işletmelerin neleri dikkate alması gerektiğini ortaya koyan 2025 EY Küresel Vergi Politikası ve İhtilaf Görünümü raporunu yayımladı. Yargı yetkisine sahip 71 profesyonelin 2025 yılında vergi alanında yaşanması beklenen gelişmelere dair projeksiyonlarını gösteren rapor, aynı zamanda küresel eğilimlerin etkisine ilişkin yerel bakış açıları da sunuyor.
Gelecekte değişim ve dönüşüm olmalı
Geçtiğimiz yıllarda ulusların; ortak hedeflere yöneldiği, bilim, teknoloji, küresel hareketlilik ve ticarette kayda değer ilerlemeler elde ettiği görülüyor. Vergi alanında ise BEPS projesi ile, BEPS 1.0 kapsamında vergi raporlama ve itiraz edilmiş çözüm prosedürlerinin yanı sıra BEPS 2.0 projesinin Sütun 2 (Pillar 2) kapsamında, en az %15’lik küresel asgari vergiyi benimsemeye yönelik birçok uluslararası karar alındığı dikkat çekiyor.
Küresel çapta vergi karmaşası ve birçok jeopolitik gelişme yaşanırken, işletmelerin güvenle ilerlemeyebilmesi için değişime hazır olmaları gerekiyor. Değişime hazır olan şirketlerin farklı stratejik ittifaklara, maliyet tasarruflarına ve başarıya ulaşması bekleniyor. Özellikle üretken yapay zekâ (GenAI) kullanımı, fırsatları tanımak ve benimsemek için önemli bir araç haline geliyor. Ayrıca, verginin şirket stratejisine entegre edilmesi ve vergi departmanlarının farklı alanlarla yakından çalışması tedarik zinciri, sürdürülebilirlik gibi birçok konuda değerli kararların verilebilmesi için önem taşıyor. Günümüzün dinamik koşullarında çeviklik büyük önem taşırken vergi departmanları da şirketlerin büyüme planlarının kritik bir bileşeni oluyor.
Vergi geliri sağlamak ülkelerin ortak ihtiyacı haline geliyor
Avrupa Birliği (AB) üye devletleri, AB pazarının işleyişini iyileştirmek için halihazırda kabul edilen girişimleri uygularken, diğer ülkeler de ekonomik görünümlerini iyileştirmek, büyümeyi teşvik etmek, yatırım teşvikleri sağlamak ve geliştirmek için vergi sistemlerini kullanıyor. Ancak, Sütun 2 (Pillar 2) ek vergisinin uygulanması, farklı vergilendirmeleri beraberinde getirebiliyor veya başka alanlarda halihazırda uygulanan teşviklerin değerini azaltabiliyor. Bu nedenle hükümetler, sundukları teşvikleri şirketler için değerini koruyacak şekilde yeniden tasarlıyor.
EY Küresel Vergi Politikası ve İhtilaf Görünümü anketine katılanların dörtte biri, 2025 yılında artırılmış sermaye ödenekleri, amortisman veya itfa payı gibi Ar-Ge teşvikleri veya diğer ticari teşviklerin artmasını bekliyor. Ayrıca yetki alanları, yeni ve artırılmış vergi yoluyla gelirlerini artırıyor. Bazı bölgeler kurumlar vergisi, katma değer vergisi (KDV) veya kişisel gelir vergisi oranlarını değiştiriyor.
Öte yandan katılımcılara göre; iş birlikçi uyumluluk modeli, özellikle gelişmiş ülkelerdeki en büyük şirketlerin güvencesi durumunda. Model, şirketlerin vergi yönetimini göstermesini ve vergi operasyonlarında gerçek zamanlı şeffaflığı sağlıyor. Operasyonel vergi kontrollerini yapıyor ve şirketlerin amaçlandığı gibi işlediğini gösteren kapsamlı belgeleri sunmasına yardımcı oluyor. Güçlü yönetim gösteren şirketler azaltılmış denetim sıklığından yararlanıyor, zayıf olanlar ise daha yoğun inceleniyor. Bu yüzden güçlü küresel vergi yönetimi giderek önemli hale geliyor ve ülkeler etkili vergi uyumluluğu çerçevelerini iş operasyonları için ön koşul olarak görüyor. Bu değişim, tutarlı bir vergi kontrol ortamının önemini vurguluyor.
GenAI, vergi süreçleri ve vergi ihtilafı hazırlığı için kullanılıyor
GenAI, vergi yetkililerinin risk değerlendirmesini otomatikleştirmesine, anormallikleri tespit etmesine, denetim vakalarını daha verimli ve doğru bir şekilde seçmesine imkân tanıyarak uyumluluk süreçlerini kolaylaştırabiliyor. Vergi yetkilileri GenAI entegrasyonu için gerekli altyapıyı, uzmanlığı ve yönetim yapılarını oluşturdukça, GenAI’ın vergi uygulaması ve operasyonel verimlilik üzerindeki olumlu etkisinin artması bekleniyor.
Aynı zamanda işletmeler proaktif vergi riski analizi için GenAI’dan yararlanıyor, düzenleyici standartlarla uyumu sağlıyor ve denetim riskini azaltıyor. 2025 EY Vergi Politikası ve İhtilaf anketine göre, vergi ve finans yöneticilerinin %39’u vergi ihtilafı yönetiminde GenAI araçlarını kullanıyor. Ayrıca, son EY anketine göre, vergi ve finans profesyonellerinin %87’si GenAI’ın rollerini daha verimli ve etkili hale getireceğini söylüyor. GenAI, iç ve dış verilerin kapsamlı analizini kolaylaştırarak şirketlerin tutarsızlıkları belirlemesine imkân tanıyarak vergi ihtilafı hazırlığına yardımcı oluyor.
BEPS 2.0, vergi iş birliği için önemli bir husus olarak öne çıkıyor
OECD Kapsayıcı Çerçeve ile Sütun 2 (Pillar 2) vergilerinin iki yıl boyunca istikrarlı bir şekilde benimsenmesi ve Sütun 1 (Pillar 1) üzerindeki müzakerelerin devam etmesinin ardından, BEPS 2.0’ın bir dönüm noktasında olduğu görülüyor. Sütun 2 (Pillar 2) hükümlerinin yaklaşık 50 yetki bölgesinde yürürlükte olduğu ve bazı hükümlerin AB ve diğer ülkelerde 31 Aralık 2023’te yürürlüğe girdiği biliniyor. Ancak ABD’nin uygulamaya katılımının olmaması durumunda, Sütun 2’yi yakında uygulaması beklenen bölgelerinin kabulünün gecikeceği ön görülüyor. Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralı’nı (UTPR) 1 Ocak 2025’ten itibaren uygulamaya koyanların ise rotasını değiştireceği düşünülüyor. Sütun 2’nin ABD desteği olmadan değişmesi mümkün olsa da birkaç büyük yetki bölgesi Sütun 2 kurallarına güçlü bir bağlılık gösteriyor ve bunları gelir projeksiyonlarına dahil ediyor. Bu nedenle, yasaların 2025’te ve önümüzdeki küresel tartışmalar sırasında yürürlükte kalması bekleniyor
Öte yandan AB’de, Sütun 2’nin kaldırılmasının veya Düşük Vergilendirilen Ödeme Kuralı’ndan (UTPR) herhangi birinin genişletilmesinin, 27 AB üye devletinin oybirliğini gerektiren Asgari Vergi Direktifi’ni değiştireceği düşünülüyor. BEPS 2.0 uygulanmaya devam ederken, ABD ülkeye ithal edilen tüm mallar için “genel” tarifeler de dahil olmak üzere %10-20 oranında birçok tarife önerdi. İşletmelerin bu noktada, vergi, ticaret ve ticari hususların dengelenmesi için işletme modellerinin etkinliğini yeniden değerlendirmesi gerekiyor.
OECD iş birliği işletmeler ve hükümetler için bir çözüm yolu olabilir
Küresel iş birliği, uluslararası çaptaki rekabete rağmen hem işletmeler hem de hükümetlerin geliri için önem taşıyor. OECD, tüm dünyada faaliyet gösteren işletmelerin karşı karşıya olduğu küresel sorunlara, uluslararası standartlar ve çözümler geliştirme potansiyeli sunduğu için ülkeler OECD’ye katılmaya devam ediyor ve bunun için vergi politikalarını değiştiriyor. Buna ek olarak, küresel iş birliği ortamının sağlanabilmesi için transfer fiyatlandırması yönergeleri, KDV rejimlerinin uyumlu hale getirilmesi ve küresel hareketlilikle ilgili vergi sorunları konusunda yapılması gerekenler bulunuyor. Ayrıca, uluslararası vergi iş birliği için Birleşmiş Milletler (BM) çerçeve sözleşmesi, OECD’deki çalışmaların dışında küresel iş birliği için başka bir yol olarak görülüyor.
EY Türkiye Vergi Hizmetleri Bölüm Başkanı Erkan Baykuş raporla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Günümüzde yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte, vergi ve finans alanlarının işlevleri de daha önce hiç görmediğimiz bir hızda yeniden tanımlanıyor. Uzun yıllardır süren küresel vergi iş birliğinin ardından, vergi rekabetinin yeniden canlanması ise olası bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Bu karmaşık ve dinamik dönemde başarılı olmak için işletmelerin bilgili, proaktif ve çevik olması gerekiyor. Birçok hükümet, açıkları kontrol etmeye çalışarak hem ekonomik büyümeden hem de yeni kaynaklardan daha fazla gelir elde etmeye odaklanıyor. Bu geliri toplamak için vergi idareleri yaptırımlarını yoğunlaştırıyor, şeffaflığı artırıyor ve yeni araçlar kullanıyor. Hükümetlerin buna nasıl uyum sağladığı veya farklılaştığı, küresel hedefleri de etkileyecek gibi duruyor. İşletmelerin ise adım adım vergi uyumluluğuna yönelerek tutarlı bir strateji ile verimliliğini artırması ve maliyetlerini azaltması mümkün. Bu nedenle, işletmelerin gelişen düzenlemelere uyum sağlaması, mevcut sistemlerle entegre olması, değişen gereksinimler için bir strateji geliştirmesi gerekiyor.”
EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Uluslararası Vergilendirme Hizmetleri Lideri Ateş Konca ise şunları ekledi; “Sütun 1 üzerinde halen nihai uzlaşıya varılamaması, belirli sorunlarda takılı kalınması ve dijital hizmetleri vergilendirmeye yönelik farklı ülke yaklaşımlarının devam ediyor olması belirsizliğin artmasına yol açabilir. Bu durum aynı zamanda uygulama karmaşıklığına ve çifte vergilendirmeye neden olabilir. Ayrıca, Sütun 1’de gelirin kaynağına ilişkin yeni kavramlar, vergi alma haklarının ülkelere yeniden tahsis edilmesi, farklılaşan transfer fiyatlandırması kuralları gibi diğer tek taraflı uygulamalar da ortaya çıkmaya başladı. Diğer yandan, Sütun 2 vergilerinin hesaplanması ve raporlama gerekliliklerine uyum süreci de bir çok ülkede başladı. İş yapma biçiminde değişiklikler gerektiren bu yeni vergi uygulamaları, işletmeleri her zamankinden daha çevik olmaya itiyor. Bu nedenle şirketler yeni düzenlemelerin getirdiği zorlukları hızla tespit etmeli ve bunlarla doğacak fırsatları anlamaya ve uygulamaya odaklanmalıdır.”