“Bu yazı 21. 11. 2024 tarihli TCMB toplantısı öncesinde kaleme alınmıştır.”
“Her şeyin olduğu gibi kalmasını istiyorsak bazı şeylerin değişmesi gerekecek”
(The Leopard, 1963)
Sermaye piyasalarının en sevmediği olay “reel faizlerin” yükselmesidir; bu sürece reel karların erimesi de eklendiğinde hisse senedi fiyatları doğal olarak çok kırılgan olur.
Bu nedenle sermaye piyasaları için önümüzdeki dönem en kritik gösterge, (reel) faiz oranlarının seyridir. Kişisel görüşüm,” rasyonel ve Ortodoks” (FED) bakışla ilk faiz indiriminin en erken şubat ayı olması gerekirken, büyük olasılıkla bu yıl bitmeden ilk faiz indirim kararının göreceğimiz yönünde.
Gerekçelerimi, piyasa getirileri ile karşılaştırarak aşağıda özetledim:
REEL FAİZ KAÇ?
Reel faiz konusu çokça yanlış algılanan ve tartışılan bir kavram.
TCMB para politikası faizi 18 marttan bu yana 7 ayı geçen süredir %50 olarak uygulanıyor, o zaman reel faiz nedir?
Son 12 aylık TÜFE’ye göre %1,5 mu? yoksa gelecek yıl 21 hedefine göre %29 mu?
Her ikisi de aşırı belirsizlik ve oynaklık ortamında doğru göstergeler değil.
Fiili olarak “hissedilen reel” faiz , son 7 aydır uygulanan % 33,1 getiri ile %21,5 TÜFE arasındaki farktır.
Bu getiriler yıllıklandırılır ise, faiz getirisi %63, enflasyon (son 7 ay ortalaması ile gitse bile) %36,6 olur. Bu da yıllık yaklaşık %17 reel faiz yapar. Bu oldukça fahiş bir oran.
Nereden anlıyoruz? Uluslararası örneklerde bu oran % 2-4 arasında azami.
Bir de USDTL kuru konusu var;
Son 7 ayda, doların %5,79 değerlenmesini dikkate alırsanız, bu da yıllıklandırılmış % 9,92 eder, ve burada da ABD Dolarına yıllık % 48,5 reel faiz ,haydi netini alalım 40 diyelim (yanlış anlaşılmasın bonolarda % 5-7 kazanılırken tam % 48!. ) verildiği ortaya çıkıyor.
Bu nedenle, doğal olarak yabancı yatırımcımız Türk Bonolarına koşuyor, yerli yatırımcımız para piyasası fonlarına koşuyor ve biz de makro dengeler düzeldi diye seviniyoruz.
Ve yabancı uzmanlar ve “Ortodoks” ekonomistler, enflasyonun beli kırılıncaya kadar aman taviz vermeyelim diye bunun sürdürülmesini istiyorlar.
Bu kadar, “avantajlı” bir faiz uzun süre sürdürülemez ve devam etmesi durumunda kaçınılmaz olarak karşımıza yeni “dengesizlikler” ve sorunlar çıkartır.
Devamı için: LinkedIn