Karıncaların en büyük meşguliyetinin, kendilerine ve yuvalarına yiyecek aramak, o yiyeceği bulduktan sonra da onu taşımak olduğunu düşünürüz.
Ancak bu canlılar, tahminimizden çok farklı özelliklere sahip.
Aslında gördüğümüz karıncaların çoğu dişidir.
Bu canlılar, geniş bir sosyal etkileşim yelpazesine ev sahipliği yapan karmaşık kolonilerde yaşarlar. Burada bir veya daha fazla kraliçe karınca, kolonisindeki tüm üremelerden sorumludur. Kraliçe, koloninin kurucusudur ve görevi yumurta bırakmaktır.
İşçi karıncaların hepsi dişidir ve görevleri oldukça fazladır. Yiyecek aramak, kolonideki çatışmaları denetlemek, kraliçe ve yavruların bakımı bunlardan bazılarıdır.
Ayrıca bir dişi karıncanın işçi veya kraliçe olma durumunu çoğunlukla beslenmeleri belirler. Herhangi bir dişi karınca larvası, protein açısından zengin beslenirse kraliçeliğe yükselir.
Karınca kolonilerinde köle karıncalar ve efendileri vardır.
Karıncalar, koloninin iyiliği için kendi çıkarlarını feda eden çalışkan hayvanlardır. Onlar; yiyecek toplamak, yuvanın bakımını üstlenmek ve kraliçelere hizmet etmek için yaşarlar.
Köle karıncaların varlığı, efendi karıncalar için oldukça değerlidir. Köle karıncalar, efendi karıncaların yavrularına bakarlar. Çünkü efendiler, yavru bakımı gibi temel görevlerini kendi başlarına yapma yeteneklerini kaybetmişlerdir.
Hatta efendi karıncalar, zaman içinde kendilerini bile besleyemez hâle gelirler ve kölelerinin yardımı ile beslenmek zorunda kalırlar.
Karıncalar, sosyal mesafeyi insanlardan önce keşfetmiştir.
Bu canlı türünün çoğu, yüzlerce hatta binlerce yakın akrabası ile sıkışık alanlarda yaşarlar. Bu koloniler, bulaşıcı hastalıkların yayılması için en uygun koşullara sahiptir. Bu riskle birlikte de karıncalar, sosyal mesafeyi koruma becerisini geliştirmişlerdir.
Kolonide hastalık durumunda hasta karıncalar, kendilerini izole ederler ve sağlıklı karıncalar da kolonide hastalık olduğunda diğer karıncalarla etkileşimlerini azaltırlar.
Son olarak karıncalar, gidecekleri yere ulaşmada oldukça ustadır.
Bazı karıncalar etraflarında dolaşırken, arkalarında feromon ismi verilen çekici bir kimyasalın küçük damlacıklarını bırakırlar. Diğer karıncalar ise bu kimyasalların cazibesine kapılır ve onu takip ederken, kendi feromon damlacıklarını bırakırlar.
Ayrıca bu kimyasal izlerin yardımı ile yuvalarını mümkün olan en kısa yolu kullanarak birbirine bağlarlar. Bu sayede çok daha az yorulurlar. Yine onlar için kısa ve düz yollardan geçmek çok daha hızlıdır.
Daha hızlı olduğu için de daha fazla karınca bu yolları kullanır. Bunun sonucunda da yolda daha fazla feromon birikir. Sonuç olarak, daha uzun yollardaki feromonlar buharlaşır ve geriye yalnızca kısa yollar kalır.
Özetle karıncalar, şimdiye kadar duymadığımız ve ayrıca tahmin etmesi güç bazı özelliklere sahiptir. Sizce de etkileyici değil mi?