Bilim insanları, denizaltıları okyanusta tespit etmek ve yüzeye çıkarmak için elbette farklı çözüm yolları arıyor ve deniyor.
Ancak bu konuda neden bir türlü sonuca ulaşılmıyor?
Aslında deniz arama kurtarmalarında genellikle tipik bazı sorunlar yaşanır.
Buzlu soğuk su, hızla değişen hava koşulları ve geceleri zifiri karanlığın çökmesi, denizin altındaki tüm canlıların ve araçların bulunmasını epey zorlaştırır. Ancak tüm bu zorluklara rağmen radar ve sonar, denizaltı tespitlerinde yardımcı olur.
Bu iki teknoloji, büyük yardımcıdır fakat bunlarla ilgili de bazı problemler ortaya çıkabilir. Örneğin radar, bir gemiyi okyanus üzerinde ve dalgaların altında izlemek için oldukça iyi çalışır ancak yeterli performansı gösteremez.
Radar, elektromanyetik dalgaları kullanır fakat okyanuslar, devasa boyutlara sahiptir ve bu teknoloji yalnızca birkaç metre derinliğe nüfuz edebilen dalgaları hızla emer.
Ayrıca ses dalgalarını kullanarak suya nüfuz eden sonar (ses navigasyonu ve menzil belirleme) da kesin sonuca ulaştırmaz.
Çünkü binlerce metre altındaki denizaltıları tespit etmek için çok dar bir ışın ve özel bir teknik gerekir. Bilim insanları bu teknoloji için hâlâ çalışıyor.
Ek olarak kurtarma ekipleri, sonar ve radardan istediği sonucu alamadığı için sonar şamandıraları kullanmayı da denedi. Ancak yapılan denemelere göre bu teknoloji de kesin bir sonuç vermedi.
Özetle, titan gibi denizaltılar, okyanusların epey derinlerinde oldukları için onları tespit etmek oldukça zor. Sonar, sonar şamandıraları ve radarlar da bu noktada yeterli etkiyi gösteremiyor gibi duruyor.
Üstelik denizaltıların çok ağır gemiler olduğunu da eklemeden geçmeyelim. Onların tespiti kadar yüzeye çıkarılması da oldukça meşakkatli.