Denize girdiğimizde istemsizce tuzlu suyu yutabiliyoruz, bu su miktarı bir tık fazla olsaydı vücudumuzda neler olurdu?
Mesela birkaç bardak tuzlu su?
Gezegenimizin büyük bir kısmı suyla kaplı olmasına rağmen bu suyun hepsini tüketemiyoruz.
Vücudumuzun temel yapı taşı olan su hem hücresel metabolizmanın temelinde hem de kimyasal reaksiyonların gerçekleşmesinde önemli bir rol oynuyor. Kas hareketinden kan dolaşımına kadar vücudumuzun her fonksiyonu suya bağlı. Ancak vücudumuzdaki tuz ancak dengeyi sağlamak için gerekli.
Tuz ve su, vücudumuz için gerekli olsa da deniz suyu içmek bize fayda sağlamaz. Çünkü deniz suyu, normalde vücudumuzun ihtiyaç duyduğu su ve tuz dengesine zarar veren bir içeriğe sahip. İnsan vücudundaki tuzluluk oranı, 1000 gram suya yaklaşık 9 gram tuz içeren izotonik bir seviyede. Oysa deniz suyunun tuzluluğu, bu değerin neredeyse dört katı.
1000 gram suya 35 gram tuz içeriyor.
Dolayısıyla deniz suyu hipertonik bir sıvı olduğu için hücrelerin dengesini bozuyor. Hipertonik sıvılar, hücre dışındaki tuz oranı, hücre içindekinden çok daha yüksek olduğunda, hücrelerin içindeki suyu dışarıya çekiyor. Bu süreç ozmoz olarak da biliniyor ve hücreler bu su kaybıyla büzüşmeye başlıyor.
Yani aslına bakarsanız deniz suyu içmek, bir nevi vücudumuzdan su kaybetmek anlamına geliyor. Böyle bir durumda vücut, hücrelerdeki su kaybını dengelemek için dışarıdaki fazla tuzu atmaya çalışır ancak böbrekler yalnızca biraz daha az tuzlu bir idrar üretebilir.
Bu durumda da vücut, içtiğinden daha fazla suyu bu fazla tuzu atmak için harcamış olacak.
Tüm bunların sonucunda kas krampları, ağız kuruluğu ve artan susuzluk, kalp atış hızının artması, kan basıncının yükselmesi, zayıflık, mide bulantısı ve bilinç kaybı gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Vücut susuz kaldıkça organlar yeterince beslenemiyor, sonucunda ise ölüme kadar gidebiliyor.
İlginizi çekebilir: