İsviçre’yi her ne kadar doğal güzellikleriyle tanısak da zenginler bizim gibi pek de masum bakmıyor. Neden mi? Çünkü onların gözde ülkesi olmasının ardında bambaşka sebepler yatıyor! Bu durumun arkasında siyasi istikrardan, özel vergi avantajlarına kadar pek çok etken yatıyor. Şimdi bunları gelin tek tek inceleyelim!
İsviçre, hem bireyler hem de şirketler için düşük oranlı bir vergi sistemine sahip. Ülkenin bu cazip vergi oranları, milyarderlerin sermaye kazançları üzerinden vergilendirilmemesini sağlıyor.
Yani zenginlerin varlıkları üzerinden elde ettikleri gelir, İsviçre’de daha az vergiye tabii oluyor. Bununla birlikte, İsviçre’de finansal varlıklar üzerinde sermaye kazancı vergisi bulunmuyor.
Bu durum, değeri artan bir yatırımını satmak isteyen milyarderler için büyük bir avantaj anlamına geliyor. Ancak İsviçre’de %0,1 ila %1,1 arasında değişen düşük bir varlık vergisi bulunuyor.
İsviçre, dünya genelinde siyasi istikrarın en yüksek olduğu ülkelerden biri olarak biliniyor. Bu da varlıklı bireylerin ani liderlik ve politika değişikliklerinden endişe etmeden yatırımlarını burada koruyabileceği anlamına geliyor.
Finansal ve yasal yapının güçlü olması, ultra zengin kişilerin güvende hissetmesini sağlıyor. İsviçre Frangı’nın değer kazanarak Euro ile pariteye ulaşması da ekonomik istikrar açısından ülkenin gücünü gözler önüne seriyor.
İsviçre, biliyorsunuz ki dünya çapında bankacılık sektöründeki anonimlik kurallarıyla ün salmış durumda. Varlıklı kişiler, İsviçre bankalarında nakit paralarını güvenli bir şekilde saklama imkânı bulurken, potansiyel vergiden de kaçınabiliyorlar.
Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu gibi uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapması, İsviçre’nin finans merkezi olarak kabul edilmesinde önemli bir rol oynuyor.
İlaç ve kimya sektöründeki liderliği de İsviçre’yi global bir iş merkezi konumuna getiriyor. Peki siz milyarder olsaydınız, paranızı nereye yatırırdınız?