Peterson Institute  for International Economics/Cullen S. Hendrix: Trump’ın vergileri Gelişen Ülkeleri viranhaneye çevirecek

tarafından
2 days önce

Başkan Donald Trump, 2 Nisan’da açıkladığı yeni gümrük tarifelerini, ABD ile ticaret ortakları arasındaki dengeyi sağlamak amacıyla tasarlanmış, pragmatik ve “karşılıklı” bir ticaret politikası olarak sundu. Ancak gelişmekte olan ekonomilerden yapılan ithalata yönelik bu tarifeler ne karşılıklıdır ne de stratejik olarak sağlam bir temele dayanmaktadır. Yeni tarifeler, bu ülkelerin ABD’den yapılan ihracata uyguladığı oranları yansıtmadığı gibi, yoksul ülkelerdeki tarife rejimlerini şekillendiren son derece farklı ekonomik koşulları ve mali gerçeklikleri de dikkate almamaktadır. Ayrıca, kurumsal kapasite, doğal kaynaklar ve coğrafi koşullar gibi temel gerçeklikler de göz ardı edilmektedir. ABD’nin kalkınma yardımlarında yaptığı kesintilerle birlikte bu tarifeler, ABD’nin gelişmekte olan dünyadaki itibarına potansiyel olarak onarılamaz zararlar verebilir.

Öncelikle, bu tarifeler “karşılıklı” değil.

“Karşılıklı” tarifeler, ticaret ortağının ABD ihracatına uyguladığı oranların aynısının, o ülkeden ithal edilen ürünlere uygulanması anlamına gelir — yani basit bir karşılıklılık. Vietnam’ın 2024 yılında uyguladığı ortalama en çok kayrılan ülke (MFN) tarifesi %9,4’tü. Vietnam için “karşılıklı” bir tarife bu durumda %9,4 civarında olurdu, Trump’ın 2 Nisan’da açıkladığı %46 değil. Bu yeni tarifeler, en iyi ihtimalle, ABD’nin bu ticaret ortaklarıyla ikili ticaret açığını teorik olarak (ve gerçekçi olmayan şekilde) ortadan kaldıracak seviyenin yaklaşık yarısıdır. Bu hedefin makul bir politika amacı olup olmadığı tartışılabilir, ama değildir. Bu tarifelere “karşılıklı” demek, bir ineğe “at” demek gibidir.

Ekonomik felç yaratma potansiyeli

Elbette, bu hesaplanan oranlar tarifelerin yaratacağı ekonomik şokun bu ülkelerin ekonomilerini felç edebileceğini ve ABD ihracatına olan taleplerini düşürebileceğini hesaba katmamaktadır. Gelişmekte olan birçok ekonomide ABD mallarına olan talep zaten sınırlıdır çünkü ABD, gelişmiş bir ekonomi olarak, genellikle daha pahalı ve sermaye yoğun mallar ihraç eder — ki bu da yoksul ülkelerde doğal olarak sınırlı bir üretim kapasitesine sahiptir. ABD tarım ürünleri bir istisnadır, ancak gelişmekte olan birçok ülkede temel gıda maddelerine olan talep bile zayıftır — bunun da nedeni yoksulluk ve geçimlik tarıma bağımlılıktır. Üstelik, artan ABD karşıtı duygular nedeniyle ABD mallarına olan talep daha da düşebilir, ki bu durum Kanada ve Danimarka’da halihazırda boykotlar şeklinde görülmektedir.

İkinci olarak, birçok gelişmekte olan ülke yüksek tarifeleri mecburiyetten uygular, tercihten değil.

Bu ülkeler yalnızca nakit sıkıntısı çekmiyor; aynı zamanda gelişmiş ekonomilere kıyasla çok daha az idari ve bürokratik kapasiteye sahiptirler. Giriş limanlarında kolayca tahsil edilebilen vergiler, gelişmiş ülkelerdeki gibi gelir, bordro ya da katma değer vergileri gibi karmaşık vergi türlerine göre çok daha kolay uygulanabilir. Elbette, tarifelere bağımlılık bu ekonomilerde ciddi bozulmalara neden olur. Gelişmekte olan ülkelerin politika yapıcıları bunun farkındadır. Ancak buna rağmen yüksek tarifeleri sürdürmeleri, ticaret politikası eksikliğinden değil, zorlayıcı mali gerçekliklerden kaynaklanmaktadır.

Tarım ürünleri  ne olacak?

Üçüncü olarak, Trump yönetiminin önerdiği çözüm — tarifelerin ardında üretimin ABD’ye kaydırılması — pratikte uygulanamaz, çünkü gelişmekte olan ülkelerin birçoğu sadece hammaddenin ve tarım ürünü ihracatı yapmaktadır. Örneğin Fildişi Sahili, ki bu durumda adını “Kakao Sahili” olarak değiştirmek yerinde olurdu: Küresel kakao üretiminin neredeyse yarısından sorumlu ve kakao, ülkenin ABD’ye yaptığı ihracatın yaklaşık %76’sını oluşturuyor. Bu durum neredeyse tamamen coğrafyayla ilgilidir: Bu sektörü ABD’ye “taşımak” yalnızca mantıksız değil, kelimenin tam anlamıyla imkânsızdır. ABD’nin Fildişi Sahili ürünlerine uyguladığı yeni %21’lik tarife bunu değiştiremez.

Aynı durum kahve, karabiber, muz, palm yağı ve birçok mineral ürün için de geçerlidir (bazıları muaf tutulmuş olsa da). Tişört ve ucuz ayakkabı üretimini tarifelerle yeniden ABD’ye kazandırmak akıllıca olmayabilir ama en azından mümkündür. Ancak coğrafi ve iklimsel gerçeklikler nedeniyle mümkün olmayan alanlarda, yerli sanayiyi destekleme gibi bir argüman geçerli olamaz.

SONUÇ

Trump yönetimi, tarifeleri hükümet gelirini artırmak, sanayiyi geri getirmek ve ikili ticareti dengelemek için bir araç olarak görüyor. Bu hedeflerin değeri üzerine iyi niyetli tartışmalar yapılabilir. Ancak, ABD’de karşılığı olmayan ürünleri üreten gelişmekte olan ekonomilere olağanüstü yüksek tarifeler uygulandığında, bu tarifeler yalnızca ABD kalkınma yardımlarında yapılan kesintilerle zaten zor durumda olan yoksul ülkelere zarar verecek — ve aynı zamanda ABD tüketicilerine. Ayrıca, bu tarifeler ABD ihracat pazarlarını da daraltabilir. Bu, karşılıklılık değildir. Ve gelişmekte olan dünyada ABD’nin ulusal çıkarlarını teşvik edecek bir yol da değildir.

Don't Miss

Bitcoin, ABD’nin Çin’e yönelik vergi artırımının devam etmesiyle 78.500 doları gördü

Bitcoin 81.129 dolar, Ethereum 1.555 dolar seviyesinden işlem görüyor. Kripto para piyasasının

Petrol tarife tehdidine rağmen kazançlarını koruyor

Petrol, Trump'ın Venezuela ham petrol alıcılarına gümrük vergisi uygulama sözü vermesiyle kazançlarını