Gözler Fed’de, “şahin faiz indirimi” ne ola ki?
Küresel mali piyasalar dalgalı geçen bir seneyi iyimser bir şekilde geride bırakmaya hazırlanırken, gözler FED’in Çarşamba günü sonuçlanacak yılın son olağan faiz toplantısına çevrildi. Bu sabah itibariyle FED’in %4,5-4,75 seviyesinden olan politika faizini 25 baz puan indirmesine %95 ihtimâl tanınıyor. Ancak bu indirimin ‘şahin’ bir tonda olabileceği ve faiz indirim döngüsünün yavaşlayabileceği sinyalleri de zihinleri kurcalamaya başladı.
ABD hisse senetleri rekorlarla dolu bir yılı geride kalmaya bırakmaya hazırlanırken, FED’in faiz indirimi ardından vereceği rehberliği de merakla bekliyoruz. Teknoloji ağırlıklı Nasdaq Bileşik Endeksi, geçtiğimiz hafta ilk kez 20bin seviyesini aşarak tarihi bir dönüm noktasına ulaşırken, bu yıl %32 değer kazandı. En büyük 500 şirketi kanatları altında barındıran S&P500 endeksi ise artık sayamadığımız kadar kendi rekorunu egale ederek, yaklaşık %27 yükseldi.
FED Başkanı Powell’ın geçen hafta yaptığı açıklamada, ekonominin Eylül ayındaki tahminlerden daha güçlü olduğunu belirtmesi, faiz oranlarının daha yavaş bir hızda düşürülmesi fikrini desteklediğini düşünüyoruz. FED’in beklenenden daha yavaş hareket edip etmeyeceğinin haberini Çarşamba günü alana kadar piyasaların bekle ve gör tarzında bir seyir izlemesini bekliyoruz.
ABD tahvil faizleri yükseliyor
Ayrıca, beş hafta sonra koltuğa oturacak Trump’ın uygulayabileceği büyüme odaklı politikalar ve tarifeleri destekleyen yaklaşımı, enflasyonun daha da güçlenebileceği endişelerini artırıyor. Hülâsa, FED’in enflasyon konusunda ne kadar endişeli olduğunu anlamaya çalışacağımız kritik bir toplantı olacağını düşünüyoruz.
Ekonomik büyümenin güçlü seyretmesi ve enflasyonun hâlâ hedefin üzerinde kalması, merkez bankasının faiz indirimi hızını yeniden değerlendirmesine yol açabileceği düşünsek de, yılın geriye kalanının güçlü momentum nedeniyle iyimser bir şekilde tamamlanma ihtimâlini tamamen dışlamıyoruz. Son günlerde yükselen tahvil faizleri de bu görüşümüzü destekliyor. Şöyle ki, yükselen tahvil getirileri, hisse senetlerinin cazibesini azaltabilecek bir risk unsuru olarak ön plana çıkarken, bu sabah itibariyle, 10 yıllık gösterge tahvilin getirisi, geçen hafta genelinde 25 baz puan yükselmesi ardından %4,40 seviyesine gelerek son üç haftanın en yüksek seviyesini test etti. ABD tahvil faizlerinin %4,50 seviyesinin üzerine yükselmesini, adeta trenin ray değiştirmesi gibi okuyacağız!
Kıymetli madenler yüksek faiz kurbanı
Tahvil getirilerinin son günlerde artmasına paralel, faiz getirisi olmayan kıymetli madenler satıcılı bir seyir izledi. Geride bıraktığımız hafta 2,725 dolar seviyesine kadar yükselen altın, haftayı 2,650 dolar seviyesinde tamamladı. Tahvil fiyatlarıyla ters yönde hareket eden hisse senetleri, bu yükselişe rağmen haftanın son iş gününü yatay tamamladı. Hatırlanacağı üzere, haftanın son iş günü, Çin cephesinden gelen teşvik haberlerinin yatırımcıları mutsuz etmesi ardından hâkim olan satıcılı seyir uzun soluklu olmazken, çip sektörünün önde gelen isimlerinden Broadcom’un yapay zekâ (AI) çiplerine yönelik talebin patlama yaşayacağını ön görmesiyle satıcılı hava dengelendi. Broadcom hisseleri bir günde %24’lük değer artışıyla şirketi 1 trilyon dolar (devler) kulübüne katılmasına neden oldu.
Bitcoin’e ilgi artarak devam ediyor
Dijital altın bitcoin ise, stratejik bir finansal varlık olarak uluslararası alanda giderek daha fazla kabul görmeye başladı. Seçilen Başkan Trump, tıpkı stratejik petrol rezervi gibi ulusal bitcoin rezervi de oluşturmayı önerdi. Hatırlanacağı üzere, “Dolarda değerlenmenin boyu çok da uzun olmayabilir…” başlıklı yazımızda, Financial Times gazetesinde çıkan Stratejik Bitcoin Rezervi haberini bültenimize taşımıştık. Hatırlatma yapmak gerekirse, bitcoinin arzı 21 milyon ile sınırlı ve şu anda toplam piyasa değeri (market cap) 2 trilyonun doların hemen üzerinde yer alıyor. Bugüne kadar da 19,8 milyon bitcoinin ‘çıkarıldığını’ (mine) edildiğini not edelim. Cumhuriyetçi Senatör Cynthia Lummis tarafından sunulan Bitcoin Yasası, ABD’nin önümüzdeki beş yıl içinde 1 milyon Bitcoin satın alarak 36 trilyon dolarlık ulusal borcu azaltmayı hedefliyor. Hatta, Bitcoin’in altının 16 trilyon dolarlık piyasa değerini de aşabileceği öngörülüyor!
Rusya’da ise, Başkan Vladimir Putin’in bitcoini döviz rezervlerine alternatif olarak övmesi ve Batı’nın yaptırımlarına karşı bir stratejik Bitcoin rezervi önerisi dikkat çekiyor. Bu gelişmeler, Bitcoin’in yalnızca bir yatırım aracı değil, aynı zamanda küresel finansal sistemde stratejik bir varlık hâline geldiğini gösteriyor. Bitcoin’in bu hızlı yükselişi, ulusal rezerv politikalarında ve ekonomik rekabet ortamında yeni bir dönemi başlatabilir. ABD’nin bu alanda öne geçme çabası, diğer ülkeleri de benzer adımlar atmaya teşvik edeceğini düşünüyoruz. Önce bireyler, sonra şirketler şimdi ise kurumlar!
Dünya çapındaki hükûmetler ise Temmuz ayı itibarıyla toplam bitcoin arzının %2,2’sini elinde tutarken, ABD’nin 20 milyar doların üzerinde değere sahip yaklaşık 200bin bitcoini olduğunu not edelim. Ara bir seviye olarak ön plana çıkardığımız 103-104 bin dolar seviyesinin de bu sabah yukarı yönlü geçerek 106bin seviyelerinin test edildiğini görüyoruz. Trump’ın seçim ipini göğüslemesi ardından %50, sene genelinde ise %145 değer kazanan bitcoinin yanı sıra, kripto para cenahında söz sahibi olan Ethereum ise 4bin dolar psikolojik seviyesini aşmak için hazır kıta beklediğini görüyoruz. Bitcoin’de uzun bir süredir olduğu üzere, 125-130 bin dolar seviyesinde bulunan hedefimizi korumaya devam ediyoruz.
Sırada Türkiye var
FED’e ve bitcoine uzun bir yer verdikten sonra, biraz da Türk mali piyasalarına bakalım. Geride bıraktığımız haftanın ilk iş gününde Suriye mevzusu daha da özelinde yeniden inşası hisse senedi piyasalarına olumlu anlamda yansırken, Suriye’nin hâlen daha jeopolitik anlamda taşıdığı riskler de akıllara gelince BIST100 endeksi haftayı sadece %0,4 yükselişle tamamlayabildi. Hatırlanacağı üzere, Ağustos ayında yaşanan kara pazartesi ardından BIST100 ana endeksi 10,400 seviyesinden aşağıya sert bir şekilde yönelirken, senenin geriye kalan kısmında bu kritik seviyenin yeniden test edileceğini hatta TCMB’nin faiz indirimi ile Noel Baba rallisinin de yaşanabileceğini düşünüyoruz. Geride bıraktığımız haftanın kaybedeni bankalar olurken, endeks bazında Taş Toprak endeksi, her ne kadar kazanımlarını törpülese de %5 yükselişle ön plana çıktı.
USDTRY kuru bebek adımları ile 35,00 seviyesinin kıyısına kadar gelse de, TL reel mânâda değerlenmeye devam etti. TCMB’den beklenen faiz indirimine rağmen, tahvil faizlerinin yukarı gitmesi ise ilginç bir durum olarak okuyoruz. CDS risk primi ise hafif de olsa yükselerek 248 seviyesine geldi.
Asya’da moraller bozuk
Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında topyekûn kırmızı bir renk görüyoruz. Çin ekonomisi art arda gelen çok sayıda teşvik adımına karşın toparlanmakta ciddi bir direnç gösteriyor. Bu sabah gelen verilere göre, Çin’de sanayi üretim Kasım ayında hafifçe hızlanırken, perakende satışlar ise hayal kırıklığı yarattı! Pekin’in, ikinci Trump yönetimi altında daha fazla ABD ticaret tarifesine hazırlanırken kırılgan bir ekonomi için teşvikleri de artırması gerektiği yönünde görüşler ağır basıyor.
Güney Kore cephesinde ise Meclis, Devlet Başkanı’nın aldığı sıkıyönetim kararıyla anayasayı ihlal ettiği gerekçesiyle azline ilişkin önergeyi kabul etti. Bu noktadan sonra gözler üst mahkemede olacaktır. Asya piyasalarının aksine, ABD borsalarının vadeli işlemlerinin ise güne yeşil bir renkle başladıklarını görüyoruz. Gözler çarşamba günü FED kararında olsa da, mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye’de bütçe dengesi, ABD’de ise PMI verileri takip edilebilir.
Kıbrıs İktisat Bankası, Hazine Grup Müdürü Emre Değirmencioğlu