Siyah ayaklı dağ gelincikleri, 1979 yılında soyu tükendiği düşünülen canlı türleri arasında yer alıyordu. Daha sonra doğada bir yerlerde varlığını sürdürdüğü ortaya çıkan bu canlılar koruma altına alındı. Bilim insanları daha sonra bu sevimli canlıları klonlama yoluna gitti. Klon dağ gelinciklerinden biri, biri erkek biri dişi olan iki yavru dünyaya getirdi.
Bu iki sevimli bebeğin annesi böylece bir klon canlıdan doğan ilk bebekler oldu. Bebeklerin annesi olan Antonia, 1988 yılında ölen Willa adlı bir siyah ayaklı dağ gelinciğinden klonlanmıştı. Bu klon yavruları, türün devamlılığını sağlamak için de büyük öneme sahip.
Klonlama türün tek şansı olabilir
Araştırmacıların bulduğu son siyah ayaklı dağ gelinciği kolonisi 18 üyeye sahipti. Gözetimli olarak üremesi sağlanan bu canlıların sayısı günümüzde 350’ye kadar çıkmış durumda. Öte yandan hepsi aynı aileden gelen bu canlıların genetik çeşitliliği oldukça düşük ve bu da adaptasyon yeteneklerini azaltıyor. Bu durum, azalan yaşam alanları ve av hayvanlarının sayısındaki düşüşle birlikte ele alındığında siyah ayaklı dağ gelinciklerinin risk altında olduğunu gösteriyor.
Bazı uzmanlar türün kurtuluşunun klonlama çalışmalarında olduğunu söylüyor. Örneğin bir dokudan alınan hücreler ile klonlanan Antonia, bugün doğada yaşayan bir türdeşinden üç kat daha fazla özgün gen taşıyor.
Araştırmacılar şimdi klonların üreyebilmesi sorununun çözüldüğünü, sıranın bu genetik olarak farklılıklara sahip canlıların yeniden doğadaki gruplarla kaynaşmasının sağlanmasına geldiğini belirtiyor.
