CHP’nin 2025 Merkezi Yönetim Bütçesi’ne ilişkin muhalefet şerhi, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin (CHS) yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkan ekonomik sorunları kapsamlı bir şekilde ele aldı.
Raporda, 2017 Anayasa değişikliği ile hayata geçen sistemin, ekonomideki temel göstergelerde ciddi bozulmalara neden olduğu vurgulandı. Sistemin ekonomik sonuçları “tek adam rejiminin ağır bedeli” olarak nitelendirilirken, büyüme hızından enflasyona, gelir dağılımından kamu yönetimine kadar birçok alanda sorunların derinleştiği ifade edildi.
Ekonomik Büyümede Yavaşlama ve Kalıcı Sorunlar
Raporda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ekonomik büyüme üzerindeki olumsuz etkileri ayrıntılı bir şekilde analiz edildi. 2018’den itibaren büyüme oranlarında belirgin bir düşüş yaşandığı vurgulanarak, 2018’de yüzde 3, 2019’da yüzde 0,8 ve 2020’de pandemi nedeniyle yüzde 1,9 gibi düşük oranların, Türkiye’nin potansiyelinin gerisinde kaldığı ifade edildi. 2021’de pandemi sonrası gerçekleşen yüzde 11,4’lük büyüme oranı, dengesiz bir ekonomik iyileşme olarak değerlendirildi ve bu büyümenin kalıcı yapısal problemlere çözüm getiremediği belirtildi.
Raporda yer alan veriler, sistemin yürürlükte olduğu dönemde yıllık ortalama büyüme oranının yüzde 4,4 seviyesinde kaldığını, bunun da Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuna iş yaratmada yetersiz kaldığını gösteriyor. Ayrıca, sistemin etkisiyle ortaya çıkan ekonomik büyüme hızının yüzde 3,2 civarında olduğu ve bunun sürdürülebilir kalkınma hedeflerini yakalamaktan uzak bir performans sergilediği ifade edildi.
Çift Haneli Enflasyon ve Gelir Kaybı
Muhalefet şerhi, enflasyonun Türkiye ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkilerini de masaya yatırdı. Raporda, rejim değişikliğinden sonra uygulanan ekonomi politikalarının enflasyonu adeta “kader” haline getirdiği ifade edildi. Özellikle 2022 yılında resmi verilere göre yüzde 85’e ulaşan enflasyonun, bağımsız kuruluşlar tarafından yüzde 100’ün üzerinde hesaplandığı belirtildi. Bu yüksek enflasyon oranlarının, vatandaşların alım gücünü düşürdüğü ve geniş halk kesimlerini yoksulluk sınırına ittiği vurgulandı. Raporda, ekonomik istikrarsızlığın doğrudan etkisi olarak, vatandaşların gelir düzeyinde keskin bir düşüş yaşandığına dikkat çekildi.
Kamu Yönetiminde Bozulma ve Denetim Sorunları
Raporda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kamu yönetimindeki etkileri de detaylı bir şekilde ele alındı. Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kamu harcamalarının denetimsiz bir şekilde arttığı, parlamentonun bütçe üzerindeki etkisinin neredeyse tamamen ortadan kalktığı belirtildi. Ayrıca, devlet kurumlarında liyakat ilkesinin terk edilmesi, bürokrasinin etkinliğini azalttı ve ekonomik krizlerin temel nedenlerinden biri olarak gösterildi. Yeni sistemle birlikte kamu yönetiminin siyasi iradenin kontrolüne geçtiği ve bu durumun kurumlar arası işleyişte aksamalara yol açtığı ifade edildi.
Dış Borç Yükü ve Döviz Kısır Döngüsü
Türkiye’nin dış borçlanma oranlarındaki artışa da dikkat çekilen raporda, dış borç yükünün sürdürülemez seviyelere ulaştığı belirtildi. Dolarizasyon oranının yüzde 70’e yükseldiği ve döviz endeksli mevduat politikalarının ekonomik yapıyı daha da kırılgan hale getirdiği vurgulandı. Dış borçlanma maliyetlerinin yüzde 7-8 seviyelerine yükselmesi, kalkınma için kullanılabilecek kaynakların faiz ödemelerine gitmesine neden oldu. Bu durum, ekonomik büyümenin finansmanını zorlaştırarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden uzaklaşıldığını gösteriyor.
Gelir Dağılımında Artan Eşitsizlik
Raporda gelir dağılımındaki bozulmaların dikkat çekici bir şekilde arttığı verilerle ortaya konuldu. 2016 yılında ücretlilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 36,3 iken, 2022’de bu oran yüzde 26,3’e geriledi. Aynı dönemde sermayenin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 47,5’ten yüzde 53,7’ye yükseldi. Bu tablo, zengin ile yoksul arasındaki uçurumun derinleştiğini ve ekonomik büyümenin toplumun geneline yayılamadığını ortaya koyuyor. Muhalefet şerhi, gelir eşitsizliğinin sosyal sorunlara zemin hazırladığını ve toplumda adalet duygusunu zedelediğini vurguladı.
Sonuç ve Değerlendirme
Muhalefet şerhinde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ekonomik anlamda sürdürülemez bir yapı yarattığı ifade edilerek, bu sistemin Türkiye’ye ciddi bir ekonomik fatura çıkardığı belirtildi. Özellikle ekonomik büyüme, enflasyon, gelir dağılımı ve kamu yönetimi gibi temel alanlarda yaşanan sorunların, sistemin yol açtığı yapısal bozulmalardan kaynaklandığına dikkat çekildi. Ekonomik reformlara acil ihtiyaç duyulduğu vurgulandı ve toplumsal refahın artırılması için yönetim anlayışında köklü değişikliklere gidilmesi gerektiği ifade edildi.