Vücudumuzun yaşlanmasına etki eden, muhtemelen daha önce aklımıza bile gelmeyen bir sebep de yer çekimi.
İyi de böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?
Yer çekimi, vücudun yaşlanmasını etkiliyor.
Genel görelilik teorisi ile bu karmaşık durumun derinliklerine inebiliriz. Einstein’ın teorisine göre yer çekimi, zamanın akışını doğrudan etkiliyor. Peki, bu durum yaşlanmamıza nasıl yansıyor?
Yer çekimi, uzay ve zamanın bükülmesi olarak tanımlandığı için, bir nesneye olan mesafe zamanın geçişini etkiliyor. Dünya’nın yüzeyine daha yakın olan bölgelerde, yer çekiminin etkisi daha belirgin hâle gelir. Dolayısıyla deniz seviyesinde yaşayan kişiler, yüksek irtifalarda yaşayanlara göre zamanın daha hızlı geçtiği bir dünyada yaşarlar.
Everest Dağı’nın zirvesinde 30 yıl geçiren biri, deniz seviyesinde aynı süreyi geçiren birine göre sadece 0,91 milisaniye daha yaşlıdır.
Bu küçük fark, günlük yaşamda hissedilmese de zamanın bükülmesi ve yer çekiminin etkileri hakkında çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor. Yüksek irtifalarda yaşamanın yaşlanma üzerindeki etkisi üzerinde yapılan araştırmalar, yer çekiminin zaman akışını yavaşlattığını ve bu durumun yaşlanma sürecine etki ettiğini gösteriyor.
Yüksek rakımlarda yaşayan insanlar, deniz seviyesinde olanlara göre çok küçük bir miktarda daha hızlı yaşlanıyorlar. Bu da kütleçekiminin etki alanından uzaklaşmanın getirdiği bir sonucu olarak değerlendiriliyor.
Fizikçi James Chin-wen Chou’nun da belirttiği gibi, “Yer çekimi bizi göreceli olarak daha yavaş yaşlandırıyor.“